12-36 Ay aralığında yürümeye başlayıp özgürleşen bebeğiniz artık kendi isteği doğrultusunda hareket eder, özgürleşir. Emekleyen bebek artık yürümeye ve kendini minik cümlelerle anlatmaya başlar. Etrafa karşı merak duygusu gelişen bebek yerinde duramaz. Kimi bebek sehpa üzerine tırmanırken, kimi bebek ses çıkartıp şarkı söyleyen oyuncaklarıyla ve renkli küpleriyle halının üstünde sessize oynamayı tercih eder. Her bebeğin nasıl boy ve kilo artışı farklıysa, hareketler de bebekten bebeğe değişkenlik gösterir.

Bu yazımızda 12 ay sonrası sağlıkla gelişen bebeklerin anne ve babalarını bekleyen sorunlara çözüm yollarını Canbebe Uzman Ekibinden Çocuk Gelişim Uzmanı Özge Selçuk Bozkurt’un yorumlarıyla hazırladık.

Bebekler Ne Zaman Yürümeye Başlar?

Çocuk gelişimi bir sırayı izler ancak her çocukta bu sıra aynı düzende gitmez. Genelde bebekler 7-8 ay civarında sürünmeye, 9.-10 ay civarında da emeklemeye başlarlar. 10.-11.ayda da tay tay durma denilen, bir yerden tutunarak, destek alarak ayakta durma görülür. Koltuk, sehpa kenarlarına tutunarak yana doğru sıralamanın olduğu bir aşamaya geçer artık bebek.

Uzmanların çocukların gelişimlerini izledikleri bir aralık vardır. O aralığın altında ya da üstünde olduğu durumlar dikkatle takip edilir. Canbebe Uzman Ekibinden Çocuk Gelişim Uzmanı Özge Selçuk Bozkurt bunu şöyle bir örnekle açıklıyor: “Türkiye standardizasyonuna göre 13 aylık bir çocuğun yürümemesi normal kabul edilir. Ancak 15. ayı geçtikten sonra bir doktorla görüşmek gerekiyor. Yürümeyi geciktiren herhangi bir problem varsa zaten mutlaka doktor bunu daha erken bir dönemde tespit eder. Kendi yapısından kaynaklandığı için sakin ve dingin olabilir. Emekleyerek, sürünerek daha hızlı bir yere ulaştığını eğer bebek fark ederse, ayağa kalktığında o denge hareketleri onu tedirgin edecekse bebek emeklemeyi ya da sürünmeyi tercih edebilir bu dönemde. O yüzden yürümeyle ilgili doktorunuzun bir onayını alın. İskelet sisteminde, kas yapısında bir problem olup olmadığının mutlaka takibi gerekir. Bazen 13 aylık bir çocuğun temkinli bir yapısı varsa da yürümek istemeyebilir. Daha önce bir yerden tutunurken pat diye popo üstü düşüp korkmuş olabilir. Ya da annenin aşırı korumacı tutumundan dolayı kendi başına yürüme konusunda güvensizlik gelişmiş olabilir.”

Minik minik yürümeye başlayan bebeğiniz sizin desteğinizi alsın ama dengeyi kendisi sağlasın. Yalpalarsa bile fazla tutmayın. Bırakın kendi seyrinde adımlasın. Bu şekilde çıplak ayakla ya da sadece çorapla yürüme antrenmanları yaparak kendine güveni gelen bebeğiniz çok kısa bir süre içinde kendi adımlarını atar.

Konuşmaya Geç mi Kaldı?

12. Aya kadar bebekler tüm dünyada evrensel bir kullanır. İngiliz bir bebek ile Japon bir bebek genel olarak aynı sesleri çıkartır. Doğum gününden itibaren de, pek çok bebek etrafında konuşulan ana dilini duydukça sesleri taklit etmeye başlar. 18. Ayına gelen bir çocuk; bitti, düştü, gel, git gibi fiilleri kullanır. Anne ve baba diyebilir. Bu dönemde 10 kelimeyi kullanarak konuşur. Çevresiyle iletişime açık ve kendisine dönük sürekli konuşan anne-babaya sahip çocuklar çabuk konuşur. Genetik faktör de pek çok konuda olduğu gibi konuşmayı da etkiler.

Bebeğiniz 24. aya geldiği zaman artık isimleri ve fiilleri yavaş yavaş birleştirmeye başladığını; baba gel, anne gitti gibi cümleler kurduğunu duyarsınız. Bir çocuğun dilini iyi kullanabilmesi için etrafındaki en yakın kişilerin ana dilini güzel konuşuyor olması çok önemli. Gitti yerine ditti, araba yerine düt düt gibi ifadeler kullanmak çok sevimli görünüyor olabilir ancak bu, çocuğunuzun doğru Türkçe konuşmasını zorlaştırır. Hatta bazen bazı çocukların konuşmaları şifreli bir dil gibi hiç anlaşılmayıp sadece anne-baba tarafından kabul görür. Bu sebeple nesnelerin, eylemlerin gerçek-doğru isimlerini söylemek önemli. Bir yetişkin, başka bir yetişkinle nasıl konuşuyorsa, o şekilde kullanmalı dilini. “Pat oldu, sonra ufff oldun” demek yerine, “ayağın takıldı, düştün ve sanırım canın yandı!” Gibi bir ifade doğrudur.  Yeni bir nesne öğretiyorsanız, arka arkaya 4,5 kez aynı kelimeyi tekrar etmeyin. Elinizdeki oyuncak arabanın ismini belirtecekseniz, “bak bu arabanın dört tekerleği var.” Ya da “bu kırmızı bir araba” gibi cümlelerle varlıkları pekiştirmek çok daha kolay olur.

Unutmayın ilk zamanlarda çocukların kullandıkları dil alıcı dildir aslında. Dediğinizi duyar ve algılar, sonra ifade edici dil devreye girer. 36. Aydan sonra ise düzgün ve anlamlı cümleler kurar. Konuşma çabası devam ettiği sürece endişelenmeye gerek yok. Ancak sessizleşirse, göz teması kurmazsa ve 15 aylık olduğu halde hiçbir kelime söylememişse vakit kaybetmeden bir uzmana danışmak uygun olur.

Hırçınlaşan Minikler

2 yaş itibariyle uyumlu, sakin çocuğunuz bir anda asi ve hırçın bir karaktere bürünebilir. Bencil ve egosantrik bir dönem yaşayan tatlı kuzunuz vahşileşir, en çok da kaba kuvvet kullanır. Sadece kendi duygularını düşünür, karşısındaki kişinin canını acıtmış olmak umurunda bile değildir. Çocuğunuz bir isteği karşısında hayır ya da olmaz gibi bir yanıt aldığında hemen sinirlenip size vurmaya başlıyorsa sessiz kalmamalısınız. “Canımı acıttın”, “bu hareketinden hoşlanmıyorum”, “şuan bana yaklaşmanı istemiyorum” gibi ifadelerle duygularınızı anlatın. Ancak birlikte olduğunuz odayı terk etmeyin.  Böylece ona kısa bir mesafe koyduğunuzu anlasın. Gelip size sarılırsa vurmanın kötü, sarılmanın güzel bir dokunuş olduğunu söyleyin. Çocuğunuz size tekme atarsa, bağırırsa kesinlikle sessiz kalmayın. Öfkemizi ve hoşumuza gitmeyen bir konuyu her zaman koşmaya çalışarak ifade ettiğimizi anlatın. Vurmalarına, tekmelerine sakın gülmeyin. Ceza da vermeyin. Yaptığı kötü davranışların kabul görmediğini, sorunlar karşısında baş edebilmeyi ve kendisini öfke karşısında yönetmeyi öğrenmeli.

Bu yazıyı faydalı bulduysanız paylaşabilirsiniz!