Çocuklarda Özgüven Nasıl Kazanılır?

Sizce özgüven ; arkadaşlarının arasına rahat girebilmesi mi, garsondan peçete isteyebilmesi mi yoksa kendine yetebilecek gelişimine uygun beceriler kazanması mı?  Aslında özgüven daha geniş bir kavram. Doğumla gelen ,bizim ona sunduğumuz çevre ve olanaklar ile bizim hayatındaki duruşumuzla şekillenebilecek bir kavram. Bebekler doğduğu andan itibaren dünyaya adapte olmaya başlarlar. İlk zamanlarda temel ihtiyaçlarının zamanında karşılanması ile bebekte şu olgu oluşur:

“Dünya güvenli bir yerdir” Yani, önce güvenmeyi öğrenir.  Etrafındakiler tarafından sevilip önemsendiğini hisseder. Sonra bedenini istek ve ihtiyaçlarını tanır ve bunları bakımından sorumlu kişilere ileterek çözüm bulmayı öğrenir.

İç özgüveni sağlanmış olan bebek; yani kendini tanıyan, seven bir çocuk, artık dışarıya da, iletişimle kendini ifade edebilecek dış özgüveninin de tam olduğunu gösterecektir.

İlk zamanlar ağlama ve beden dili zamanla konuşmaya ve harekete dönüşür.

İhtiyaçlarının farkına varması bu aşamada önemli bir kriter. Çünkü yetişkin desteğini kestiği zaman, ihtiyacını gidermek için adım atması gerekecektir.

Bu konuda ebeveyne düşen görev; onu becerileri ölçüsünde  desteklemek ve o desteği gitgide azaltarak kendi başına başarmasını sağlamak.

Çocuk deneyim kazandıkça kendine güveni de kazanacaktır. Deneye deneye başardığını öğrenecek ve denemekten korkmayacak. O yüzden özgüven açısından yeni deneyimler kazanacağı güvenli çevre oluşturmak ebeveyn olarak bize düşen en önemli görevlerdendir.

?? Yetenekli olduğu alanları keşfetmesine fırsat verin. Yetenekli olduğu alana ilgisi olmayabilir bunu da anlayışla karşılayın. Belki sıkıldı, belki motivasyonunu kaybetti belki o alanda ulaşabildiği en üst noktaya ulaştı ve artık yeni keşifler arıyor?

Maymun iştahlılık değil, kendini deneyebileceği yeni alanlar açmak istiyor diyebiliriz. O yüzden farklı alanları deneyimlemesine fırsat vermek kendini tanımasına yardımcı olacaktır.

??Onun yeterliliklerini göstermek, yapabileceği basit hedefleri gitgide gelişimsel yaşına uygun olarak yükseltmek ve kıyas yapmamak! Çocuğunuzun zayıf yanları illa ki olacaktır. Bunları farkettiğinizi belli edin, ancak geliştirmek için çözümü birlikte arayın keşfedin. Yani ona çözümü bile hazır sunmayın. “Acaba ne yapmak gerekir”deyip farklı çözüm yolları için düşünün. Problem durumla mücadele ve çözüm için uğraşıldığını öğrenecektir böylece. Onun başarısızlık hissine kapılıp kendini yetersiz hissetmemesi için problem durumunda oturup ağlanmak yerine azmedip çözüme ulaşacak.


Çocuk Gelişiminde Pozitif Disiplin

Pozitif Disiplin, çocukların kendi hareketlerini kontrol edebilmelerine ve problemlerini çözmelerine yardımcı olan bir yönetim tekniğidir

Çocuklar dünyaya geldiği andan itibaren kurallardan ziyade, nasıl kendini mutlu hissedeceklerse öyle yaşamayı isterler. Çevresinden de bunu beklerler. Her çocuğun doğduğu aile, kültür ve kendi kişiliği disiplinin yönünü kurallara uyma şeklini belirleyecektir.

Çocuklar ilk yıllardaki haz odaklı oluşu kendilerini hareketlerini yöneten beynin alt kısmı amigdala ile ilişkilidir aslında. Amigdala  haz alınan davranışı yapmasını isterken, istemediği davranışta da direnmesini söyler. ;) ya da daha çok ilgisini çeken bir şeyi ona sunduğunuzda haz tercihi yapar ve belki de dikkatini çektiğiniz o nesnenin etkisi ile inat etmeyi bırakır. İşte erken dönem çocuklukta, disiplin eğer çocuğun hoşlanmayacağı bir durumsa onu yapmak istememesi aslında gelişmekte olan beyninin bir sonucu.

Ne zaman ki üst beyin yani frontal lob devreye girer o zaman düşünme başlar. Mantık başlar ve kuralların nedenleri sonuçlarını kavrayarak, sosyal hayata uyumsama başlar, ya da kuralların mantık durumunu sorgular. Bu da ortalama 4 yaş civarında oturmaya başlar. Çocuğun gelişimi ve ne zaman hangi kurala hazır olduğu ve tabii ki sizin de davranışlarınız bu dönemi kolay geçirmenizi sağlayacaktır. Peki beyin gelişimi olarak kurallara hazır bir çocuğumuz varsa bizim üzerimize düşen görevler neler?

1- Ona iyi bir örnek olmalı.

Ondan beklediğiniz kurallara uyma davranışına siz uymazsanız ve sizi gözlemlerse, ona kuralların bazen çiğnenebileceğini göstermiş olursunuz. Oysa ki bir kural olan kırmızı ışıkta durmak, herkese göre “dur ✋? ?” demektir.

2- Tutarlı olmalı: Eğer gerçekten de kurallar koyacaksanız kırmızı ışıkta olduğu gibi gerçekten kural olmalı  be herkes tarafından benimsenecek geçerlilikte olmalı

3- Kurallarınız gerçekçi olmalı , Çocuğunuzun yaşına ve gelişimine uygun onun algılayabileceği kurallar olmalı . 2 yaşındaki bir çocuk evin duvarını çiziyorsa, onun bakış açısına göre kalemle çizim yapıyordur ve çizdiği yeri önemsemez, kalemden çıkan renklerin şekillerin büyüsüne kaptırmıştır kendini. Çünkü geçen gün kağıda çizmesi için o kalemleri siz vermiştiniz ona. Sizin duvara çizdiğinde kızacağınızı tahmin edemedi ki!

4- Kurallara farkındalık uyandırın. Onun için yeni olacak bir durumu ona diretmektense , önce neden uymanız gerektiğini ona anlatın. Önce siz uyun sonra ondan bekleyin. Kurallara nasıl uyulacağı konusunda ona örneklik eden başka insanlardan örnekler verin. Kendisi ile özdeşim kurması, benimsemesini kolaylaştıracaktır. Artık biberon kullanmaması suyu bardaktan içmesini hatırlatmak istiyorsanız ona bardak kullanan çevredeki kişileri gösterebilirsiniz.

5- Onaylayın.  Her zaman yapması zaten gerekli olan bir davranış için ödül uygun olmamakta. Ama olumlu davranışı gördüğünüzü hissettirmeniz onun kurallara daha bir istekle uyumasını sağlayacaktır. Hafif bir gülümseme, başınızı sallama, göz kırpma bile olabilir. Sonra kural oturmaya başlayınca zaten kendiliğinden yapılır hale gelecektir. En önemlisi yeni atılımlar için cesaretlenecektir. Böylelikle, Çocuğunuzun kendisini  iyi hissetmesini  sağlayacaksınız;

Pozitif disiplinde asıl amaç, çocuğun Öz denetimini oluşturabilmesi için ona destek olmaktır. Sürekli kuralları hatırlatmaktansa (ki bu alt beyne giden düşünme yap emridir) ona düşünmesini sağlayarak olması gereken davranışı uygulamasını sağlamaktır. Gerekirse seçenekler sunun, iletişime her zaman açık olun ki olumlu ve olumsuz davranışında her halinde on koşulsuz sevdiğinizi, kabul görüldüğünü  hissetsin.


Çocuk Gelişiminde Aile Davranışları

Bebeğiniz ay ay fiziksel olarak büyürken pedagojik anlamda da hızla gelişim gösterir. İlk 6 aya kadar desteksiz oturamayan, kendi kendine uyuyamayan, anne sütünden başka bir gıdayla beslenemeyen, farklı yüzleri yadırgayan bebeğiniz daima sizi yanında ister. Ten teması, annenin kokusu bebeğe güven ve huzur verir. Bebeğinizi sık sık kucağınıza alın, okşayın çünkü temel ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra sarılıp sarmalanmaya da ihtiyacı vardır.  Ancak 1 yaşından sonra anne ve babanın tutumları farklılaşmalıdır. Elbette ebeveynler bebeğini her zaman korumalı ve kollamalıdır.

Çocuğunun başından ayrılmayıp pervane gibi dönen, her şeyine yetişmeye çalışan, çocuğun yemesine, konuşmasına, her davranışına müdahale eden anne ve babalar fazla korumacı ebeveynlerdir. Bu tip aileler çocuğun bağımsız, kendi kendine yetebilen bir birey olmasını engeller.  Çocuğunun hep yanında olduğu için mutlu ettiğini düşünen anne ve babalar aslında hiç de farkında olmadan ve istemeden; çocuğunda bastırılmış kişiliğe, özgüvenden ve sağduyudan yoksunluğa, tek başına problem çözememeye hatta belki de ilerde mutsuz bir yetişkin olmasına neden olurlar.

Tabakla peşinden koşmayın!

Çocuk gelişimi literatürüne geçmiş helikopter ebeveyn kavramı konusunda bilgi veren Canbebe Uzmanlarından Çocuk Gelişim Uzmanı Özge Selçuk Bozkurt, “Sağlıklı bir bebek ay ay gelişim gösterir. Ailelerin de bu aşamalara göre doğru desteği vermesi önemlidir. Gerekirse aşırı kollayıcı durumunuzu vakti gelince azaltın. Örneğin ilk aylar iştahsız bir bebeğiniz vardı, sadece anne sütü aldığı dönemlerde çok uzun süre emzirerek, hatta ağzına şırınga ve çay kaşığıyla az az vererek beslediniz. Ancak 6. ayda ek gıda devreye girince, dik oturabilen bebeğinizin bazı besinleri kendi kendine tatmasına fırsat verin. İlk olarak besinleri karıştırmadan, ayrı ayrı tatsın. Ev yoğurdunu ya da püre haline getirdiğiniz havucu parmaklarını kâseye daldırarak, tüm yüzünü ve mama sandalyesini de kirleterek bırakın yemeye çalışsın. Böylece bebeğiniz neyi sevip, neyi sevmediğini fark edecektir. Sevdiklerini ve sevmediklerini fark etmesi çok önemli. Çocuğunuz sonrasında aynı tadı istemek için ya işaret edecek ya da yaşı büyüdüğü zaman nelerden hoşlanıp hoşlanmıyorsa kendi kendine hayatını idame ettirebilmek için dolabı açıp belki de o yiyeceği elde edebilecek, alabilecek. Erken dönemde az da olsa kendini beslemeyi öğrenen bebek, 11. 12. ayda çatal kaşık ile tanışacak. Çatala sapladığınız makarnayı kendisi ağzına götürebilecek. İşte burada sabır gösterip çatalı bebeğinizin elinden almayın. Onun elinden çatalını alarak özgüvenini zedelemeyin. Siz de başka bir çatal ile beslenmesine yardım edin. Yemeği keyifli bir ritüel haline getirin. Yeterince beslenmesi için fazla zorlayıcı ve korumacı olmayın.” Dedi.

Bebeğiniz 18. Ayda kendi kendine çatalını yemeğini saplar ve ağzına götürebilir, 2 yaşına geldiğinde de artık tamamıyla sofra adabını öğrenip tüm aileyle yemek yemelidir. Az besleniyor, zayıf gibi endişelerle çocuğun arkasında tabakla koşturmamak ya da ancak çizgi filmle yemek yiyor düşüncesiyle sofrayı televizyon karşısına taşımamak gerekir.

https://www.youtube.com/watch?v=z0naSP9FWMM

Yaş İlerledikçe Sorumluluklar Artmalı

Çocuğumuzu ne kadar erken gündelik işlere sokarsanız aile bireyi olmayı, sorumluluk sahibi olmayı öğrenir diyen Canbebe Uzmanı Çocuk Gelişim Uzmanı Özge Selçuk Bozkurt; aslında çocuk sorumluluk almaya hazırken çoğu zaman aileler fazla korumacı oldukları için çocuğu benmerkezci büyütürler. Her istediği, anında yerine getirilen çocuk, 3 yaş sonrası bireysel hareket edebilmekte zorlanır. 2 yaş, çocuğa aidiyet kazandırılabilecek iyi bir dönemdir. Mesela akşam yemeği için sofrayı hazırlarken –korkmayın artık eline batırmaz- çatal ve kaşıkları o koysun masaya ve aile bireylerinin isimlerini söylesin. Bir kaşık annem için, bir çatal babam için, bir kaşık benim için gibi…  Çocuk hem ailedeki herkesin ayrı ayrı isimlerini söyleyerek her bireyin ve kendisinin farkına varsın hem de sofranın çatal-kaşığının düzenini oluşturmada sorumluluk alsın.

Ebeveyn olarak 2 yaş itibariyle çocuğunuzun etrafında koşturmayı bırakın. Kirli çoraplarını banyodaki çamaşır sepetine atabilir, çoraplarını çıkartabilir, oyuncaklarını toparlayabilir, sehpanın üzerindeki kırılmaz bardaktan kendi suyunu alıp içebilir. Çocukta motivasyon bir işi üstlenmesi için önemlidir çünkü devamlılık sağlar. Ancak çocuğunuz oyuncaklarını topladıktan sonra aşırı tepki göstererek “aferine” bağımlı hale de getirmeyin, aferini ödül gibi algılamasına neden olmayın.

Oyun Parkları Özgür Çocukları Bekliyor

Mümkün olduğunca erken dönemde oyun parklarıyla ve akranlarıyla tanıştırmak, bir çocuğun gelişim kaydedebilmesinde çok önemli rol alır. Sürekli evde vakit geçiren, aile bireyleri dışındaki yabancılarla karşılaşmayan çocuklar iletişim kurma becerisini geliştiremez. Helikopter anne denilen aşırı korumacı anneler ise sürekli çocuğunun kaydıraktan düşeceğini, hava biraz serinse parkta üşüteceğini ya da başka bir çocuğun kendi çocuğunun canını acıtacağından kaygılanırlar. 18. ayda sağlıklı bir çocuk, kaydıraktaki merdivenleri çok rahat çıkabilir. Annenin tek yapması gereken arkasından destek olup çıkmasına fırsat vermek ve

mutlaka arkada olduğunu belli etmektir. Ayrıca sözel olarak da desteklenen çocuk ilk etapta korksa da annesinden aldığı motivasyonla keyifle kayacaktır. Zıpladığını, kayabildiğini, tırmanabildiğini fark eden çocuk bireyselliğini, özgüvenini kazanacaktır.